- sı kırmak
- ıslık çalmak II, 83
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
kırmak — i, ar 1) Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak Taşları kırmak. Bardağı kırmak. 2) İri parçalara ayırmak 3) nsz Belirli bir biçimde katlamak Forma kırmak. 4) Öldürmek, yok olmasına neden olmak Bu yıl soğuk hayvanları kırdı. 5) Bir şeyin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırmak — kazımak, bir şeyi kökünden çıkarmak; kırmak, II, 7. 24, 401, 406 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kalp (veya kalbini) kırmak — gönül kırmak Okuyucularımın hakkını yiyor hem de öteki genç okuyucularımın kalbini kırıyorum. O. V. Kanık Hak yemek, kanuna aykırı bir şey yapmak, kalp kırmak korkusuyla bir türlü iş göremezdi. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
ceviz kırmak — yanlış tutum veya davranışta bulunmak, hata yapmak Onun kırdığı cevizler artık haddini aştı. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
direksiyon kırmak — aracı istenilen yöne çevirebilmek için direksiyonu o yöne döndürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
fertik çekmek (veya fertiği kırmak) — kaçmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gerdan kırmak — 1) naz ile boynu başla birlikte iki yana oynatarak kırıtmak Avrupa tiyatrosunda işveli gerdan kırışları, meşhur kantolarıyla, ortalığı kırıp geçirdiği zamanlar! A. İlhan 2) mec. boynu, başı geriye oynatarak büyüklük taslar bir durum almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kirişi kırmak — argo bulunduğu yerden ayrılmak, kaçıp gitmek Ama şimdi derhâl giyineceksiniz ve kirişi kıracaksınız. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
koz kırmak — 1) oyunda elindeki kozlardan birini kullanmak 2) mec. yanlış tutum içinde bulunmak Zavallının iratlarında oturan kiracılarla uğraşarak kırmadığı koz, çevirmediği dolap kalmıyordu. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulunç kırmak — ağrıyan yeri ovmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurdunu (veya kurtlarını) dökmek (veya kırmak) — çoktan beri özlediği bir şeyi bol bol yapıp hevesini almak Daha sonra Paris te kurtlarını dökmeye gelen her milletten insanlara rastladık. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük